16 Ağustos 2011 Salı

Yolcudur Abbas bağlasan durmaz:))

Şu son birkaç gün nasıl da hızlı geçti anlatamam. Frankfurt'ta düğünden önceki son günler olması sebebi ile koşuşturduk durduk. Çok çok güzel bir iftar davetine gittik. Özellikle buralarda böyle davetlere katılmak bizim gibi "çöpsüz üzüm" iki öğrenciyi çok çok mutlu etti. Hatta buradaki arkadaşlarımız, mannevi anne ve babam- ki beni hiç tanımadan sadece telefon ile görüşerek beni evlerinde 3 hafta misafir eden kişiler- Türkiye'deki düğüne gelemeyecekleri için bize minik bir süpriz kına gecesi bile yaptılar:)

Ve şu son iki gün de valiz hazırlamak ve eksikleri tamamlamak için o mağaza senin o market benim gezdim durdum. Hala da almayı unuttuğum şeyler var:((

Bu nedenledir ki blogumu ve okuduğum blogları çok ihmal ettim çok. Artık telafi ederim Türkiye'de:))

O zaman şu şarkı ile bitireyim postu, şurda ne kaldı ki uçağın saatine, gece yarısı evde evimdeyim:)) Eee o zaman, yolcudur Abbas bağlasan durmaz:)


11 Ağustos 2011 Perşembe

Nikah şekeri sorunsalı ve çözümü




Nikahın demirbaşlarından olan nikah şekeri için annem de dahil bi çok kişinin görüşü "şeker işte hepsi aynı" şeklinde. Ama benim için kesinlikle değil, öyle de olmamalı zaten. Bizden birşeyler olmalı bizi yansıtmalı. Ama hem bizi yansıtsın hem de düğün bütçesini sarsmasın derken ne yapacağımızı şaşırdık. Bir de "can" ve benim düğünden sadece 10 gün önce Türkiye'de olabilecek olmamız, ailelerin ayrı şehirlerde olması derken bu iş iyice içinden çıkılmaz bir hal almaya başladı. Evet çok güzel bloglar var bu işleri yapan yada internetten bulabileceğimiz siteler. Ve bunlar muhtemelen birkaç günde isteklerimizi hazır edeceklerdi ama istedikleri fiyatlar gerçekten bizim için çok fazla geldi.

Aslında istediğimiz zarif bir kutu, üstünde fiyonk ve isimlerin ve tarihlerin yazılı olduğu bir stickerdı. Yılmadan araştıran ben sonunda çözümü malzemeleri Çin'den Almanya'ya istetmekte buldu. Şark handakilerin de oralardan geldiğini düşünürsek en mantıklısı bu olacaktı. Bende 200 tane 5*5*5 boyutlarındaki fildişi renkli kutu ve üzerlerine bağlanacak 200 metre kurdeleyi internet üzerinden sipariş verdim.

Sonuç mu? Kutular beklediğimden kaliteki, kurdeleler ışıl ışıl. Tek hesapta olmayan sorun Almanya gümrüğüne neredeyse kutuların parası kadar vergi ödememiz. Gerçi her durumda bizim şekerlerin maliyeti çok çok düşük oldu ama şu vergiyi de vermeseydik iyiydi:))

Sticker işini de online olarak sipariş verebileceğim bir site üzerinden hallettim. Şimdi bunları giderken Türkiye'ye taşımak, açık halde olan kutumsu şeyleri kutu formuna sokmak, kurdelelemek ve stickerini yapıştırmak kalıyor.





Şeker olarak da, badem şekeri mi haribo mu derken aklımıza Rafaello koymak geldi. Bembeyaz bu çikolatalar hem çok güzel hem de tek tek paketlı olduğu için de diğer alternatiflere göre daha hijyenik.

Bakalım bitince nasıl olacak, ben de çok merak ediyorum.  

fotolar: lightinthebox.com, rafaello.com

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Hava nasıl oralarda?



Türkiye'ye yaz sıcakları çoktan gelmiş güneş ışıl ışıl parlarken biz Almanya'da son 11 yılın en soğuk temmuz ayını yaşadık. Her gün yağmur yağar mı, yağdı valla. Buz gibi bir hava, evlerde hırkasız oturmak ne mümkün, resmen kasım ayı gibi. Eğer bide benim gibi sıcak seven bir insansanız vay halinize. Kalın hırkalar, yünlü çoraplar anca kurtarıyor. Ee ben bunları şimdi giyersen kışın ne yapacağım çok merak ediyorum doğrusu:))

Sıcak havalarla ilgili tüm umutları ağustosa bırakmıştık ki o da bizi hayal kırıklığına uğrattı. Şu 10 gün içinde sadece 1 gün 20derecenin üstüne çıktı. Bu gidişle yaz hiç gelmeden biz sonbahara adımımızı atacağız sanırım. İple çekiyorum haftaya olan Türkiye yolculuğunu her ne kadar on yüz milyon tane yapılacak iş beni beklese de.

Düğüne tam tamına sadece 20 gün var ama daha kuaförler ayarlanmadı. Hadi Kayseri'deki kolay ama Ankara'da kime gitmeli hiç bilmiyorum. Şöyle kibar bir topuz sade bir makyaj benim hayalim ama fiyatlar resmen uçmuş uçmuş. Normal topuza 50 lira diyen kuaförler, gelin kişisinin ben olduğunu duyunca fiyatı bir anda 400-500 liralara uçuruyor. Kuş mu konduracak, ne yapacak anlamadım valla.

Eh bi kuaförle bitmiyor ki daha müzik ve fotografçı halledilecek. Mekanlar ile süsleme konusunda son kez görüşülecek. Nikah için provaya gitmek lazım ama "can" düğünden sadece 5 gün önce Türkiye'de olabilecek. Biz hala ilk dans müziğimizi, giriş müziğimizi seçemedik. Of daraldım yine. Ve bu işlerin bazılarını biz sadece telefondan halletmek durumundayız ki o da ayrı bir dert.

Anlayacağınız buralarda hem havalar kötü hem bizim pek havamız yok. Bakalım neler olacak???  

foto:spiegel.de

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Ben de gelin oluyorum

Bu sene çevremde ne kadar da çok evlenen oldu. Büyüklerin deyimi ile sanırım artık "yaş"larımız kemale erdi ki tüm arkadaşlar, tanıdıklar birer birer yuvadan uçmaya başladı. Hele facebook'u her açışımda önüme bir düğün fotografı gelmesi de ayrı bi güzellik. Gerçi araya ramazanın girmesi ile düğünlere ara verilse de benim gibi birçok kişinin düğünü eylül ayında tam gaz devam edecek sanırım.

Eh biz de "can" ile bu eylül ayında evlenecekler listesindeyiz:) 2005 yılında başlayan aşkımızın bu yoldaki ilk resmi adımlarını 2009 da nişanlanarak atmıştık, sıra geldi şimdi düğüne. Hem de 1 aydan bile az bir zamanımız kaldı heyacan çoktan başladı.

Darısı tüm ama tüm isteyenlerin, bekleyenlerin başına...

Uzaktan bakınca çok güzel güzel olmasına da yokmu bu düğün işinin zorlukları derseniz, olmaz mı hemde pek çok. Ama o da bir başka postun konusu olsun:)

7 Ağustos 2011 Pazar

Başlarken

Ne de zormuş meğer ilk postu girmeye çalışmak, halbuki okumak çok ama çok kolaydı. Kaç kere yazıp sildim ben de bilemedim ama acemiliktir, olsun o kadar. 6 yıl önce portakalagaci ile başlamıştım blog okumaya, yazma sırasının bana gelmesi için bu güne kadar beklemem gerekiyormuş demekki. Hadi bakalım burdan başlayalım.